Güncel
Bu topraklardaki İslâmî varlığımız tehlikede… Oysa anahtar bizde!
Sekülerleştikçe, İslâmî duyarlıklarımız aşınıyor.. İslâmî duyarlıklarımız aşındıkça, bu ülkedeki İslâmî varlığımız darbe yiyor, eriyor, adım adım yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor…
Yusuf Kaplan - Yeni Åžafak
Sekülerleşme /dünyevîleşme biçimi, Müslüman bir topluma dışardan gelen, içerde gerçekleştirilen bir kültürel saldırı biçimidir. Yeni sömürgecilik biçimidir bu.
Bu yeni-sömürgecilik biçimi, özellikle medyalar üzerinden zihnî iÅŸgalle hayata geçirliyor… seküler duyuÅŸ, yaÅŸayış ve bakış biçimleriyle daha kolayca ve hatta ayartarak köleleÅŸtiriyor bizi de, bütün dünyayı da.
O yüzden sekülerleÅŸtikçe, Ä°slâmî sâbitelerimizi yitiriyoruz hızla…
SekülerleÅŸtikçe, deÄŸiÅŸkenler, sâbitelerimizi yerle bir ediyor ve zamanla deÄŸiÅŸkenler, sâbite katına yükseliyor, deÄŸiÅŸmez kural hâline geliyor, rutinleÅŸiyor ve biz de kanıksıyoruz bu ontolojik yok oluÅŸ sürecini…
Özetle: SekülerleÅŸtikçe, Ä°slâmî duyarlıklarımız aşınıyor.. Ä°slâmî duyarlıklarımız aşındıkça, bu ülkedeki Ä°slâmî varlığımız darbe yiyor, eriyor, adım adım yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor…
Somut örnekler üzerinden test edelim buraya kadar teorik olarak söylediklerimizi…
YOK OLUÅžUN Ä°ÅžARET FÄ°ÅžEKLERÄ°…
Ä°slâm’la iliÅŸkisi sıfırlanan bir kuÅŸak geliyor… Sıfır.
Sadece tüketim çılgınlığı peÅŸinde koÅŸturan; kariyerizme, paraya tapan, egoizmin pençesinde kıvranan; medya, sanal dünya, film, futbol gibi neredeyse hayatın bütün alanlarını ÅŸekillendiren bütün mecralarda, hız, haz ve ayartı peÅŸinde koÅŸturan duyarlıklarını yitirmiÅŸ, dünyanın sorunlarına yabancılaÅŸmış, düşünme melekeleri dumura uÄŸramış, sorumluluk bilinci sıfırlanmış, bu ülkeye, bu ülkenin bin yıllık medeniyet birikimine aidiyet ve mensubiyet biçimleri yerle bir olmuÅŸ, bir an önce kapağı Avrupa’ya, Amerika’ya atmak için kurulmuÅŸ, kurgulanmış, beyni yıkanmış bir yokoluÅŸ kuÅŸağı bu…
UyuÅŸturucu kullanımındaki patlamayı yazmıyorum bile…
Özetle genç kuÅŸaklarımız zihnen ve bedenen ölüyor gözümün önünde…
GeleceÄŸimizin yok oluÅŸunu seyrediyoruz hep birlikte… Kimi zaman bazı çevrelerde güle oynaya hem de…
İntihar bu. Bir toplumun bugününün değil, yarınının da adım adım yok edilmesi, katledilmesi hatta.
Genç kuşağın savruluşuyla sınırlı değil bu ülkedeki İslâmî varlığımızın yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalması sorunu.
Toplumda boÅŸanma oranları katlanarak artıyor… Hem de muhafazakâr çevrelerde bir patlama yaÅŸanıyor özellikle… Egoizm, kariyerizm, bireyselleÅŸmenin meyveleri…
Toplumun bütün kesimleri hızla konformistleÅŸiyor… Oportünizm tavan yapıyor… Herkes menfaatine bakıyor…
KardeÅŸlik, yardımlaÅŸma, kanaatkârlık, tevazu, fedakârlık, diÄŸergâmlık gibi kurucu deÄŸerlerimiz yok oluyor…
YENÄ°DEN MÃœSLÃœMANLAÅžAMAZSAK YOK OLURUZ…
Ne yapacağız peki?
Yapacağımız ÅŸey çok açık: Yeniden MüslümanlaÅŸmak. Deyim yerindeyse, kendimizi re-setlemek, bismillah diyerek her ÅŸeye yeniden, taze bir ruhla, taze bir heyecanla silbaÅŸtan baÅŸlamak…
Müslüman olma coÅŸkusunu yakalamak… Müslüman olmanın nimet olduÄŸu gerçeÄŸini iliklerimize kadar hissederek sarsılmaz ve aşılamaz ilkelerimizi yeniden hayata geçirmek…
Müslüman olma coÅŸkusunu doyasıya yaÅŸamak, bu coÅŸkuyu diÄŸer müslüman kardeÅŸlerimizle paylaÅŸmak…
Müslüman olmanın tadına varmak, tadını almak ve herkese tattırma coÅŸkusunu iliklerimize kadar yaÅŸamak…
Ä°SLÂM, CEMAATLE YAÅžANIR, CEMAATLE YAÅžAR VE HERKESÄ° YAÅžATIR…
Peki, nasıl yeniden-Müslümanlaşabileceğiz hakkıyla öyleyse?
CemaatleÅŸerek…
Efendimiz (sav) âlemlere rahmet olarak gönderildi.
Efendimiz olmadan rahmet tecellî etmez. Doğum gerçekleşmez.
Rahmet cemaate gizlidir. Cemaat olmadan İslâm hayatı inşa edilemez.
Cemaat, her bakımdan, rahmetin kaynağı ve tecelligâhıdır.
O yüzden üç Müslüman bir araya geldiğinde cemaat olmalarıemredilmiştir. Bu kadar açık, sarih ve nettir bu. Emirdir.
Ama bir cemaat sadece kendini düşünemez, kendi mensuplarını düşünerek hareket edemez.
Cemaat ruhuna terstir bu.
Cemaat, mahviyetkâr olmalıdır. Kendinden önce başka bir kardeşini, başka bir cemaati, başka bir cemaatin mensubunu düşündüğü zaman hakkıyla cemaat olur, hakikatten süt emen, herkesin susuzluğunu giderecek hakikatli bir cemaat olur.
O zaman rahmet tecellî eder.
O zaman kardeÅŸlik yeÅŸerir, neÅŸvünemâ bulur, cemaat olmanın maksadı hâsıl olur, kapanan kapılar açılır, açılan kapılar göğüsleri geniÅŸletir, gönül coÄŸrafyası inÅŸa edilir…
DÃœNYAYI ONTOLOJÄ°K FELÂKETTEN SAHÄ°H EHL-Ä° SÃœNNET CEMAATLER KURTARACAK…
Öyleyse yeniden müslümanlaÅŸabilmenin yolu, cemaatlerin hakkıyla yeniden-cemaatleÅŸmelerinden geçiyor…
Unutmayalım: Ayağımızı basacağımız zemin kalmadı. Eksenimizkaydı iki asır önce.
Bir asır önce de yörüngemizi yitirdik biz…
Zemin çok kaygan o yüzden. Kaygan zeminlerde patinaj yapıyoruzyine bu nedenle.
Her tür saldırıya karşı bizi hakikate bağlayacak, dimdik ayakta tutacak, birbirimize tutunmamızı sağlayacak muhkem bir yer, bir tutamak, kaynak olmalı.
Ä°ÅŸte o yer cemaatlerdir. Ama siyasaya, piyasaya, dünyaya asılan, tutunan cemaatler deÄŸil. Küresel sistemin kölesi hâline gelen, Ä°slâm’ı içerden dönüştürme misyonerliÄŸi verilen FETÖ terör örgütü hiç deÄŸil elbette.
Siyaseti, parayı, dünyayı hizaya getirecek sahiciliÄŸe, samimiyete, fedakârlığa, çileye, umuda ve ufka sahip cemaatler… Bize yeni Gazâlîler, Rabbânîler, Ä°bn Arabîler, Yunus’lar, Mevlânâlar, Itrîler, Sinan’lar, Åžeyh Galipler, Abdülhamidler yetiÅŸtirmek için yola koyulacak sahici cemaatler…
Şunu zihnimize kazıyalım, derim: Osmanlı padişahları bu dünyanın sultanları değildi yalnızca; aynı zamanda gönül sultanlarının sultanlarıydı; o yüzden Müslümanların gönlünde taht kurmayı başarmıştı Osmanlı da, sultanları da.
Osmanlı sultanları arasında mürid olmayan bir Allah’ın kulu yoktu -bir kaç özel istisna dışında.
Son olarak şunu söyleyeyim sonraki yazıya girizgâh olarak: Nihilizmin, izafileşmenin zıvanadan çıktığı, kitleleri hız, haz ve ayartının kölesine dönüştürdüğü postmodern dünyayı da bu ontolojik felâketten ancak Müslüman cemaatler kurtarabilir.
Omurgasını Ehl-i Sünnetin oluÅŸturduÄŸu, sâbiteleri koruyarak deÄŸiÅŸkenleri yeniden yorumlama kabiliyetine sahip cemaatler…
Bin yıl insanlık tarihini yapmamızı mümkün kılan Selçuklu’nun mayasını karan Osmanlı’nın ruhunu kuran Ehl-i Sünnete, temel kurucu kaynaklarımıza, hadislere, mezheplere ve cemaatlere son derece sığ gerekçelerle neden saldırıldığını ÅŸimdi daha iyi anlıyor olmalıyız…
Vesselam.
Henüz yorum yapılmamış.